Ege Radyoloji’de işçiler taşeron düzenine karşı ayakta: Taşeron işçiler üçte bir maaşa mahkûm edildi

Ege Radyoloji isimli taşeron firma, uzun yıllardır görüntüleme merkezlerinin ihalelerini alarak kamu hastanelerinde radyoloji hizmeti sunuyor. Ancak burada çalışan işçiler, aynı işi yaptıkları memurların ve 4D statüsündeki işçilerin neredeyse üçte biri kadar maaşla çalıştırılıyor. Yıllardır asgari ücret seviyesinde ücretlerle geçinmeye çalışan MR ve BT işçileri, bu adaletsizliğe karşı geçtiğimiz aylarda Sağlık-İş Sendikasına üye olma kararı aldı.

Patron süreci mahkemeye taşıdı

İşçilerin büyük çoğunluğu sendikaya üye olarak toplu sözleşme yetkisini sağladı. Ancak Ege Radyoloji patronları, yasadaki itiraz hakkını suistimal ederek süreci mahkemeye taşıdı. Böylece, işçilerin sendikal haklarını kullanmalarını engellemek ve mücadeleyi zamana yayarak zayıflatmak için hukuki bir oyalama taktiğine başvurdu.

Patronun şantajı: Ya çalış ya git!

Sendikal mücadelenin önünü kesmek için her yolu deneyen işveren, ihale tarihi olan 20 Şubat’tan birkaç gün önce çalışanlara bir yazı gönderdi. Bu yazıda, işçilerin ya mevcut koşullarda çalışmaya devam etmeleri ya da tazminatlarını alarak istifa etmeleri gerektiği belirtiliyor.

Sözleşme belirsizliği ve işçilerin hak arayışı

Yeni sözleşmenin işçilerin talepleri doğrultusunda düzenlenmesi için bir metin hazırlanıp WhatsApp gruplarında paylaşıldı. Ancak yetkililer yalnızca, devam etmek istemeyenlerin işe gelmemesi gerektiğini belirtti. İşçiler, çıkışlarının nasıl yapılacağı ve yeni sözleşme koşulları hakkında defalarca bilgi almak istese de net bir açıklama yapılmadı. Bunun üzerine işçiler topluca Marmara Üniversitesi Hastanesi’ne giderek toplantı talep etti. Ancak şirketin sorumlusu, ‘Şartlarımız bu, değişiklik yok. İşine gelen çalışsın, istemeyen ayrılabilir.’ diyerek durumu kestirip attı. Bu keyfi tavra karşı işçiler, yeni sözleşme yapılmadığını kayıt altına almak için 28 kişinin imzasıyla tutanak tutarak hastanenin evrak kaydına sundu.

Ege Radyoloji işçileri, yaşadıkları sürecin yalnızca kendi mücadeleleri olmadığını, Türkiye’deki tüm taşeron işçilerin benzer baskılara maruz kaldığını vurguluyor. (Evrensel)